Örgütlü Uğultu

Kafamın içinde bir uğultu ama derinlerde. O kadar derin ki bulamıyorsun. Aslında tiz bir vızıltı gibi kulağına kadar ulaşmış. Ama en yoğun noktayı, en uzun çıkış noktasını bulmak için uğraşırken kayboluyorsun.

Kayıplar…

Büyük büyük kayıplar, büyük büyük acılar besliyorsun. Bulduğun herkesi kaybetmek üzerine programlanmış gibisin. Bu hüzün nereden çıktı şimdi?

Bir kişiye yönelik bir hüzün sanıyorsun, kederlerin, pişmanlıkların, özlemlerin tek bir ya da diyelim ki iki kişiye odaklanmış olsun. Ama sen kendinde kayboluyorsun.

Bitmiyor.Font tükeniyor mürekkep gibi, kelimeler suya dağılıyor, ellerin eriyor ama bu bitmiyor. Geriye tek bir şey kalıyor: uğultu. Sen ben ne fark eder? Başladığım noktada ikimiz de aynıyız.

Değiliz.

Bitmiyor.